TAHLİYE TAAHHÜTNAMESİNE DAYALI KİRALANANIN TAHLİYESİ:

İlamsız icranın konusunu kural olarak yalnızca para ve teminat alacakları oluşturmaktadır. Ancak 2004 sayılı İİK 269-276 maddelerinde düzenlenen kiralanan taşınmazların ilamsız icra yolu ile tahliyesi bu kuralın istisnasını oluşturmaktadır. İİK m.269-276 istisnai olarak, iki sebebin varlığı halinde, Sulh Hukuk Mahkemesinde tahliye davası açmaya gerek kalmadan, kiralayanın doğrudan icra mahkemesine başvurarak, kiralanan taşınmazın tahliyesini isteyebileceğini kabul etmiştir. Bu iki hal; kira bedelinin ödenmemesi hali ve kira süresinin bitmesi halidir.

Kiracı tarafından kiralananın tahliye edileceğinin taahhüt edilmesidir. Kiracının tahliye taahhüdü ve bu taahhüdü kiralayanın kabulü, kira sözleşmesinin karşılıklı feshedilmesi anlamına gelir. O halde kiralayan tarafından kabul edilmiş olmadıkça bu tahliye taahhüdü, kiracı lehine veya aleyhine herhangi bir hüküm doğurmaz. Aynı şekilde kiracı da bir irade serbestisi içinde böyle bir taahhütte bulunmadıkça kiralayanın tahliye teklifini kabul etmesi, tahliye zorunluluğu yaratmaz.

Kiraya veren, tahliye taahhütnamesine dayalı olarak Sulh Hukuk Mahkemesi’nde açacağı bir davası ile sağlanabileceği gibi, İcra Takibi yolu ile de sağlanabilmektedir.

GEÇERLİ BİR THLİYE TAAHHÜDÜ İÇİN ŞARTLAR:

  1. TAAHHÜTNAMENİN İLK KİRA SÖZLEŞMESNDEN VE KİRALANIN TESLİMİNDEN SONRAKİ BİR TARİHTE VERİLMİŞ OLMASI GEREKİR.

Kira sözleşmesinin yapılış sırasında verilmiş olan taahhütler geçerli değildir. Zira konut ve işyeri sıkıntısı çeken kiracı tarafından yapılan böyle bir taahhüt serbest iradeye dayanmaz ve bu taahhüdün geçerliliğinin kabulü kiralananı tahliye için düzenlenmiş olan sınırlı dava ve takip yollarına ilişkin hükümleri anlamsız kılar.

Kira sözleşmesi anında veya kiralananın tesliminden önce verilmiş olmasına karşın, tahliye taahhüdünde ileri bir tarih yazılmış veya tarih belirtilmeden boş bırakılarak daha sonra kiraya veren tarafından doldurularak yürürlüğe sokulacak olması durumunda tahliye taahhüdünün geçerli olmayacağı açıktır. Bu halde kiracının tahliye taahhüdünün düzenlenme tarihinin, taahhütteki yazılı olan tarihten, yani kiralananın teslim tarihinden sonraki bir tarih olması, ancak yazılı delille ispat edilebilir.

Kiracının kiralanana fiilen girmeden önce, fakat kira sözleşmesinin başlangıç tarihinden sonraki bir tarihte vermiş olduğu taahhüt geçerlidir.

  1. TAHLİYE TAAHHÜDÜ BİZZAT KİRACI TARAFINDAN YAZILI OLARAK DÜZENLENMİŞ OLMALIDIR.

Tahliye taahhüdünün kiracı tarafından kiralanın tahliye edileceğinin yazılı olarak düzenlenmiş olması gerekli ve yeterlidir. (kiracı birden çok kişi tarafından kiralanmış ise taahhüdün tamamı tarafından verilmiş olması gerekir.)

Kiracı yazılı olarak taahhüt ettiği tarihte kiralananı tahliye etmez ise, kiraya veren İİK md. 272 uyarınca vadenin gelişinden itibaren 1 ay içinde, İcra dairesine müracaatla ya da Sulh Hukuk Mahkemesi’nde dava açmakla tahliyesini isteyebilir.

Kiralayan tahliye taahhütnamesini ve kira sözleşmesini İcra Dairesine sunar ve İcra Dairesi’nden Örnek No 14 hazırlayarak, kiralananın 15 gün içinde boşaltılmasını ister.

  1. Eğer kiracı, kira sözleşmesini veya taahhütnamede kendisine ait olduğu söylenen imzayı, Örnek No 14 Ödeme emri kendisine tebliğden itibaren 7 gün içerisinde inkar ederse takip durur.
  2. Bu durumda kiraya verenin İcra Hakimliğinden itirazın kaldırılmasını isteyebilmesi için taahhütnamenin NOTERLİKÇE RE’SEN DÜZENLENMİŞ VEYA TARİH VE İMZASI NOTERLİKÇE ONAYLANMIŞ olması gerekir. Aksi halde itirazın kaldırılması istenemez ve kiraya veren yapacağı şey artık aynı taahhütnameye dayanarak Sulh Hukuk Mahkemesi’nden akdin feshi ile tahliye davası açmaktır.
  3. BEYAZA İMZA ATAN KİRACI, BELGENİN AMAÇ DIŞI DOLDURULDUĞUNU KANITLAYAMADIĞI TAKDİRDE, İMZASININ SONUÇLARINA KATLANMALIDIR.

Belgenin tahliye taahhüdü olarak imzalanmasına karşın tanzim ve tahliye tarihlerinin sonradan doldurulması halinde kiracı boş yerin doldurulmasına razı olduğu ve sonradan belgedeki tarihlerin yazılması belgenin geçersizliğini gerektirmez.

BEYAZA İMZANIN HUKUKİ NİTELİĞİ:

  • Boş bir kâğıda atılan imzanın üstünü diğer taraf bile bile karşı tarafın arzusundan farklı şekilde doldurursa, bir hata değil, imza atanın itimadını kötüye kullanılması söz konusudur.

BEYAZA İMZADA İSPAT VE YÖNTEMİ:

  • Bir kimseye doldurulmak üzere verilmiş imzalı boş kâğıt o kimse tarafından anlaşmaya aykırı şekilde doldurulmuş ise, beyaz imzayı veren kimse, bu senedin aralarındaki anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunu tanıkla ispat edemez. (ispat aracı, aynı kudrette belge olmalı). Kiracı bu halde yazılı bir belge ile kanıtlaması gerekir.

KİRALANANIN AİLE KONUTU OLMASI HUSUSU:

Eğer kiralanan taşınmaz, bir aile konutu olarak kiralanacaksa, tahliye taahhüdünde eşin rızası da aranmaktadır. TMK md.194/1‘Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz’ şeklinde düzenlenmiştir.

Yargıtay ‘Aile konutu şerhi olmasa bile, tahliye taahhütnamesine dayalı takibe konu aile konutu tahliye edilemez. İki eşin de imzası bulunmalı’ (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2012/629 E., 2012/1940 K.)  görüşündedir. Bu kapsamda, kiracı takibe itiraz ederek Aile Mahkemesi’nde Aile Konutu tespiti davası açabilmektedir.

Ankara BAM ise farklı görüştedir. Tahliye taahhüdüne dayalı icra takibi yapılmadan önce, kiracının aile konutu ihtarı çekmesini aramaktadır. Eğer bu ihtar yoksa tahliye taahhüdüne dayalı icra takibi yoluyla eşin rızası aranmaksızın tahliyeyi mümkün görmektedir.

YASAL HÜKÜMLER

TÜRK BORÇLAR KANUNU

MADDE 352Kiracı, kiralananın teslim edilmesinden sonra, kiraya verene karşı, kiralananı belli bir tarihte boşaltmayı yazılı olarak üstlendiği hâlde boşaltmamışsa kiraya veren, kira sözleşmesini bu tarihten başlayarak bir ay içinde icraya başvurmak veya dava açmak suretiyle sona erdirebilir.

İCRA İFLAS KANUNU

Mukavelename ile kiralanan taşınmazların tahliyesi:

1 – Tahliye emri ve münderecatı:

Madde 272 – (Değişik: 3/7/1940-3890/1 md.)

Mukavelename ile kiralanan bir taşınmazın müddeti bittikten bir ay içinde mukavelenin icra dairesine ibrazı ile tahliyesi istenebilir.

Bunun üzerine icra memuru bir tahliye emri tebliği suretiyle taşınmazın on beş gün içinde tahliye ve teslimini emreder.

Tahliye emrinde:

Kiralayanın ve kiracının ve varsa mümessillerinin isim, şöhret ve yerleşim yerleri ve mukavele tarihi ve kiranın yenilendiğine veya uzatıldığına dair bir itirazı varsa yedi gün içinde daireye müracaatla beyan etmez ve itirazda bulunmaz veya kendiliğinden tahliye etmezse zorla çıkarılacağı yazılır.

2 – Tahliye ve teslim:

Madde 273 – Müddeti içinde itiraz olunmaz veya itiraz kaldırılırsa kiralanan taşınmaz müddetin hitamında zorla tahliye ve kiralıyana teslim olunur. Ancak tahliye emrindeki müddetin geçmesi lazımdır.

Tahliye edilecek yerde kiralıyana ait olmıyan eşya bulunursa 26 ncı maddenin hükmü kıyas yoliyle tatbik olunur.

 

İtiraz: 1 – Müddet ve şekli:

Madde 274 – (Değişik: 3/7/1940-3890/1 md.)

İtiraz etmek isteyen kiracı itirazını tahliye emrinin tebliğinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya şifahen icra dairesine bildirir.

Bu suretle yapılan itiraz tahliye takibini durdurur.

63, 64 ve 65 inci maddeler hükmü tahliye takiplerinde de caridir.

2 – İtirazın kaldırılması:

Madde 275 – (Değişik: 18/2/1965-538/112 md.)

İtiraz vukuunda kiralıyan icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını isteyebilir.

Tahliye talebi noterlikçe res’en tanzim veya tarih ve imzası tasdik edilmiş yahut ikrar olunmuş bir mukaveleye müstenit olup da kiracı kiranın yenilendiğine veya uzatıldığına dair aynı kuvvet ve mahiyette bir vesika gösteremezse itiraz kaldırılır.

Aksi takdirde itirazın kaldırılması talebi reddolunur.

İtirazın kaldırılması üzerine tahliye ve teslim icra edildikten veya kaldırılma talebi reddolunduktan sonra kiracının veya kiralıyanın umumi hükümlere göre mahkemeye müracaat hakları saklıdır.

(Değişik: 9/11/1988-3494/52 md.) Mahkemede açılan davada icra takibi sırasında inkar olunan imzanın kendisine ait olduğu anlaşılan kiracı veya kiralayan yüzbin liradan beşyüzbin liraya kadar para cezasına mahküm edilir.

 

 

YARGI KARARLARI:

Ankara BAM 37 Hukuk Dairesi 2023/1676 E. , 2023/125 K 16.03.2023

Mahkemece taraflar arasında 21/05/2016 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ile 02/04/2022 tarihli tahliye taahhütnamesinin imzalandığı hususunda herhangi bir ihtilaf bulunmadığı, davalı tarafından sözleşmeden önce taahhütnamenin imzalatıldığını ileri sürülmüş ise de boştahliye taahhüdünü imzalayan kiracının taahhütnamenin sonradan doldurulması hususunu açıkça kabul etmiş sayılacağı, davalının iradesine aykırı olarak taahhütnamenin doldurulduğu iddiasının ancak yazılı delillerle ispat edilebileceği, bu durumun ispat edilemediği, kiralananın aile konutu olduğu yönünden yapılan incelemede ise dava konusu taşınmazla ilgili olarak davalının eşi tarafından yukarıda yer verilen yasal düzenleme uyarınca taşınmazın aile konutu olduğuna dair kiraya verene herhangi bir bildirimde bulunulmadığı, bu sebeple sözleşmenin tarafı haline gelmediği, bu aşamada aile konutu iddiasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu anlaşılmakla yukarıda yer verilen yasal düzenleme uyarınca dava açma tarihi, tahliye taahhütnamesinin düzenlenme tarihi dikkate alındığında davacının haklı olduğu değerlendirmekle davanın kabulü………………………..

Tahliye taahhüdünün boş olarak verilmesi halinde davalı, belgeyi imzalamakla boş olan kısmın ne şekilde doldurulacağını peşinen kabul etmiş, kiraya verene istediği tarihi yazma yetkisi vermiş olduğundan bunun sonucuna katlanmak zorundadır. Diğer taraftan kira konusu taşınmasın aile konutu olduğu iddia edilmişse de aile konutu olduğuna dair bir şerh bulunmadığı, kiraya verene bu konuda bir bildirimde bulunulmadığı gibi bizzat feri müdahilin belirttiği gibi bu konuda aile mahkemesinde açılmış davanının da reddedildiği anlaşıldığından yerel mahkemece verilen kararda bir usulsüzlük bulunmadığı belirlenmiş, bu nedenlerle usul ve yasaya uygun bulunan mahkeme kararına karşı davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvuru isteminin esastan reddine

 

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2017/4070 E.  ,  2017/14346 K. 01.11.2017

İcra takibine dayanak oluşturan tahliye taahhüdü noterlikçe tanzim veya tasdik edilmiş değildir. Alacaklı, noterlikçe re’sen tanzim edilmiş veya tarih ve imzası tasdik edilmiş yahut ikrar olunmuş bir belgeye dayanmadıkça, tahliye taahhüdündeki imza ve tahliye tarihine itiraz edilmesi halinde İcra Mahkemesinden kiralananın tahliyesi istenemez. Bu durumda Mahkemece uyuşmazlık yargılamayı gerektirdiğinden davanın reddine karar verilmesi gerekirken hukuksal dayanağı olmayan gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2017/4066 E. , 2017/13764 K. 25.10.2017

İcra takibine dayanak oluşturan tahliye taahhüdü noterlikçe tanzim veya tasdik edilmiş değildir. İİK.nun 275.maddesi ve 04.12.1957 tarih, 11/26 sayılı İBK gereğince alacaklı, imzası ikrar olunsa bile tarihi inkar edilen tahliye taahhüdüne dayalı olarak itirazın kaldırılmasını isteyemeyeceğinden uyuşmazlığın halli yargılamayı gerektirir. Somut olayda davalı kiracı tahliye taahhüdündeki tarihe karşı çıkmış olmakla uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiği gözetilerek itirazın kaldırılması isteminin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde itirazın kaldırılması ve kiralananın tahliyesine karar verilmesi doğru değildir.

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2011/5754 E. , 2011/20352 K. 26.10.2011

İcra takibinin dayanağı, noterde düzenleme şeklinde tahliye taahhütnamesi olup, icra müdürlüğünce dayanak belgenin niteliği göz önünde bulundurularak İİK’nun 272 ve devam maddeleri gereği, borçluya tahliye emri  düzenlenip gönderilmesi gerekirken, icra emri gönderilmiş olması usulsüzdür.

 

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi  2017/8734E. , 2018/1505 K. 22.02.2018

6098 sayılı TBK’nun 352/1. maddesine göre; taahhüt nedenine dayalı tahliye davasının mutlaka kiraya veren tarafından açılması gerekir. Kiraya veren durumunda olmayan malikin dava hakkı yoktur. Ancak yeni malik önceki malikin ve kiraya verenin halefi olarak eski malik zamanında verilmiş taahhüde dayanarak dava açabilir.

 

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2020/1175 E.  ,  2020/2309 K. 09.03.2020

…tahliyeye zorlayan tahliye taahhütnamesi niteliğinde olduğu, davalının taşınmazda 01.05.2005 başlangıç tarihli kira sözleşmesine göre bu tarihten itibaren oturmaya başladığı, daha sonra 01.05.2012 başlangıç tarihli yeni bir kira sözleşmesi yapılsa dahi, yargılamaya konu tahliye taahhüdünün kira ilişkisi devam ederken (kiralananda otururken) verilen tahliye taahhüdü niteliğinde olması sebebiyle geçerli olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, itirazın kaldırılmasına ve tahliyeye karar verildiği anlaşılmaktadır……Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; …..Somut olayda; taraflar arasında 01.02.2005 tarihli ve 01.05.2012 tarihli kira sözleşmeleri bulunduğu, davalı tarafından sözleşmelerdeki imzanın inkar edilmediği, 01/05/2012 başlangıç tarihli sözleşmenin 1. maddesinde sözleşmenin, taraflar arasında 01/02/2005 tarihinde yapılmış olan kira sözleşmesinin kira süresinin uzatılması, yeni dönem kira bedelinin belirlenmesi ve değişen şartlara uyarlanması amacıyla yapıldığının belirtildiği, 5. maddesinde “Kira süresi 01.05.2012 tarihinden başlayarak 3+2 yıl olarak kararlaştırılmış olup bu sürenin sonunda kiracı mecuru boşaltarak kiraya verene kayıtsız şartsız teslim edecektir.” şeklinde taahhüdün yer aldığı, davalının 01/02/2005 tarihli kira sözleşmesine göre bu tarihten itibaren kiralanan taşınmazda bulunduğu, söz konusu taahhüdün kira ilişkisi devam ederken verilen tahliye taahhüdü olduğu ancak taahhüdün belli bir tarihi içermediği görülmüştür. Tahliye taahhüdünde, tahliye tarihi belli (açık) bir şekilde yer almadığından Türk Borçlar Kanununun 352. maddesinin aradığı anlamda bir tahliye taahhüdünün varlığından bahsedilemez.

 

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/975 E. , 2021/1108 K. 28.09.2021

Kira sözleşmesinin yapılması sırasında tarihleri boş olan ve kiracı tarafından imzalanan tahliye taahhüdü alınması durumunda, bu belgenin kiralananın teslimi öncesinde tarihlerinin boş olarak verildiği ve anlaşmaya aykırı olarak sonradan tamamlandığına ilişkin savunmanın kanıtlanması gerekir. Bu şekilde yani düzenleme ve boşaltma tarihlerinin sonradan tamamlanması belgenin geçersizliğini gerekmediği gibi bu tarihlerin anlaşmaya aykırı olarak tamamlandığına ilişkin iddia kiracı tarafından ispatlanmalıdır

 

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2013/11078 E. , 2014/3241 K. 18.03.2014

Kira sözleşmesi 10.05.2012 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli olup davalı; 15.08.2012 tarihinde düzenlenen taahhütname ile kiralananı 20.09.2012 tarihinde tahliye etmeyi taahhüt etmiştir. Kural olarak kira ilişkisi kurulduktan sonra alınan taahhütnamenin kiracının serbest iradesi ürünü olduğu kabul edilmelidir. Somut olayda tahliye taahhütnamesi 15.08.2012 tarihinde düzenlenmiş olup düzenleme tarihi itibariyle kiracılık ilişkisi mevcuttur. Sözleşme süresi sona ermeden kiralananın tahliye edileceği yönünde taahhütname düzenlenmesinde hukuksal ve mantıksal bir engel olmadığı gibi, böyle bir taahhütnamenin hayatın olağan akışına aykırı olduğu da ileri sürülemez. Davalı tahliye tarihinin belgeye sonradan yazıldığını ve gerçeği yansıtmadığını ileri sürmüş ise de bu iddiasını aynı ispat gücüne haiz başka bir belge ile kanıtlamak durumunda olup davalı bu yönde bir delil sunmamıştır. Mahkemece belirtilen bu yönler nazara alınmaksızın ve davalının imza itirazı incelenmeksizin hukuksal dayanağı olmayan gerekçe ile yazılı şekilde hüküm verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. 

 

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2017/7122 E. , 2017/17145 K. 05.12.2017

Taraflar arasında düzenlenen 20/10/2010 başlangıç tarihli, beş yıl süreli yazılı kira sözleşmesindeki imzaya davalı karşı koymamıştır. Davalı taahhütnamedeki imzayı inkar ettiğine göre, imza incelemesi yapılırken mahkemece davalının eli ürünü olan imzalarının
alınması var ise taahhütnamenin yapıldığı tarihteki imza örneklerinin de toplanarak bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle taahhütnamedeki imzanın davalıya ait olup olmadığının belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Davada tahliye taahhütnamesine dayanan davacı olup, bu taahhütnamedeki imzanın davalının eli ürünü olduğuna ilişkin ispat yüküde davacı kiraya verene ait iken, ispat yükü ters çevrilip davalı tarafa yükletilerek yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.

 

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2012/4199E. , 2012/6899 K. 08.05.2012

Taraflar arasındaki ilk kira sözleşmesi 1.9.2009 başlangıç tarihli ve bir yıl sürelidir. Sözleşme devam ederken 27.8.2010 tarihinde noterden düzenlenen tahliye taahhütnamesiyle kiralananın 31.8.2011 tarihinde kayıtsız şartsız tahliye edileceği taahhüt edilmiştir. Daha sonra sözleşme 1.9.2010 tarihinden itibaren yazılı olarak bir yıllık süreyle yenilenmiştir. Taraflar arasındaki kiracılık ilişkisinin 1.9.2010 tarihinden itibaren bir yıl süreyle yazılı olarak yenilenmiş olması, tahliye taahhütnamesini geçersiz kılmaz. Sadece önceki sözleşmedeki kira parasının taraflarca yeniden belirlendiğini ifade eder. Ayrıca bu sözleşme, taahhüt edilen tarihten sonraki dönemin uzatıldığına ilişkin İİK.nun 275/2 maddesi anlamında belge değildir. Bu nedenle itirazın kaldırılmasına ve tahliyeye karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.

 

İzmir 23. BAM HD. 2023/261 E. , 2023/299 K. 13.02.2023

Somut olayda, taraflar arasında 05/01/2018 başlangıç tarihli, 1 yıl süreli, aylık 900,00 TL bedelli kira sözleşmesi bulunduğu ihtilafsızdır. Davacı tarafından 05/03/2018 düzenleme tarihli, 30/12/2021 tahliye tarihli taahhütnameye dayanılmıştır. Menemen 1. Noterliğinin 03/01/2022 tarihli ihtarının 05/01/2022 tarihinde davalıya tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. En geç dava açılması gereken süre içinde ihtar tebliğ edildiğine göre TBK’nun 353. Maddesi gereğince 22/09/2022 tarihinde açılan dava süresindedir. Ne var ki davalı tahliye taahhütnamesindeki imzayı inkar etmiştir. Mahkemece, davalının imza inkarı üzerinde durulup gerekli inceleme ve araştırma yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği düşünülmeden aksi kanaatle davanın süre yönünden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir

 Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2017/8734E. , 2018/1505 K. 22.02.2018

6098 sayılı TBK’nun dava süresinin uzaması başlıklı 353. maddesine göre; Kiraya veren, en geç davanın açılması için öngörülen sürede dava açacağını kiracıya yazılı olarak bildirmişse, dava açma süresi bir kira yılı için uzamış sayılır. Kanun hükmünün manasını tayin etmekte ilk esas, metnin meydana geldiği sözlerden çıkan manadır ve ancak bu şekilde metne verilmesi gereken mana, hükmün kanuna konulmasıyla güdülen gayeye aykırı neticeler doğuracak olduğu takdirde lafzından çıkan mana yerine, kanunun ruhundan çıkan manaya göre hüküm verilmesi gerekir ki, bu durum MK.nun 1.maddesinde kabul edilen, kanun lafzıyla ve ruhuyla temas ettiği bütün meselelere tatbik olunacağı kaidesinin neticelerindendir. (T.C.YARGITAY İÇTİHADI BİRLEŞTİRME GENEL KURULU, 27.03.1957 tarih ve 1957/1 esas, 1957/3 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı)
Kanunun yorumu, kanun metninin anlamıdır ve ruhudur. Bu ruh, kanun kuralının izlediği gayeden çıkarılır. Buna, gai ( amaçsal ) yorum ve kanun kuralının amacına göre yorumu denilir. Bir kanun hükmünün, kanuna konuluş amacına aykırı bir sonuç doğuracak şekilde yorumlanması, hukuk ilkelerine ve kanunun hem sözü ile hem de özü ile uygulanmasını öngören Medeni Kanunun 1. maddesine uygun düşmez. (T.C.YARGITAY İÇTİHADI BİRLEŞTİRME GENEL KURULU, E. 1996/1, K. 1997/1, T. 22.2.1997) Somut olayda; taraflar arasında imzalanan 01.01.2012 başlangıç tarihli ve 3 yıl süreli kira sözleşmesinin varlığı hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davalı kiracı; 24.04.2012 tanzim tarihli taahhütname ile taşınmazı 31.12.2014 tarihinde tahliye edeceğini taahhüt etmiştir. Davacı, 19.11.2014 tarihli ihtarname ile kiralananın taahhüt edilen tarihte tahliye edilmesini istemiş, ihtar davalıya 21.11.2014 tarihinde tebliğ edilmiştir. Türk Borçlar Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca kiraya veren 01.01.2014-01.01.2015 dönemi sona ermeden 21.11.2014 tebliğ tarihli ihtarname ile dava açacağını davalıya bildirdiğine göre, bildirimi takip eden uzayan kira yılı sonu olan 01.01.2016 tarihine kadar dava açılabilir. Bu durumda 10.04.2015 tarihinde açılan dava süresinde olup, mahkemece davanın esastan incelenmesi gerekirken süresinde açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
Ne var ki; mahkeme kararının açıklanan bu gerekçe ile bozulması gerekirken, zuhulen onandığı anlaşılmıştır.